işbu yalnızlığın adımı koyamadığı gecedir:
müsait bir zaman diliminde, diyor en sessiz çığlığım içimde
öyle delişmen öğütler tutarım ki aklımda imrenirler
saati kim kaç kere kurcaladı da çoğaldı sızılarım
ben kalabalığım, örgüler karışık, alnım hissiz hasır altı deyimlerde
dikişlerim sargılardan belli edemez çağrıldığını oysa
müsait olmalı insan, yarası seslendiğinde
işbu yalnızlığın kelimeleri sahibinden alacağıdır:
izmarit aralıklarından kendime karışamam sanırdım, koca bir yalan
muteber gidişlerin zayıf halkasıymış işmarsız nöbetler
başka sesleri bel kemiğimden yakın tutmuşluğum olmasa
boynumu kirişlerden kurtarırdım, ölmeden evvel
onurlu korkularla fütursuz cesaretler arasında bir yerde
kuvvetle muhtemel, örtülerden utanmıştır nar yediğim geceler
işbu yalnızlığın kaybolan kalbinden yakınmasıdır:
vurdumduymaz, tenimde ıssız çırpınan ufaklığa yakışır sıfat
belki de korkuluktan bozma heykeller üzerinde
debelendiğim zaman, çökecek zırhıma giderayak
hohlayıp siliyorum bir daha, bir daha, çıkmıyor -düşler inatçı-
sabahı sebepten ayrı bağışlamalı diyor, alnımın yazısı
burası bana ait bir harabe değilse neden övülür yaşamak
işbu yalnızlığın geçersiz reddiyeler yazmasıdır:
zayıf ışık altında, şimdi söyleyeceklerimi veda sayıyorum:
“ben herkesten ve her şeyden alıngan
ben, ölümü sokaklara şiir diye dizmekten başka yöne bakamayan
kahrolsun ruhuma sızan karanlık merdiven
kahrolsun, yama yerimi bilen emperyal demeçler”
delindi kırba, suyu ziyan ediyorum
ölümü kendime, kendimi sana
-kaç seferde aşılır bilmeden bir yara-
katıyorum
utansın
içimde kalkınmayı beceremeyen sevgin
teslim oluyorum
Stj. Dr. Vildan Şişman - TraKTU’s 6. Şiir Yarışması 1’incisi
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi
Comments