Avrupa’nın en renkli ve canlı şehirlerinden birine, Barselona’ya hoş geldiniz! Gerek iklimiyle gerek insanıyla tipik bir Akdeniz şehri olan Barselona; bize aslında hiç de yabancı gelmeyecek. Örneğin Barceloneta sahilinde gezerken “Burası Antalya Konyaaltı’na çok benziyor!” ya da El Born’da gezerken “Burası aynı Kadıköy!” diyebilirsiniz, bence haklısınız da.
BONUS: La Casa De Papel hayranı olanlar için minik bir hatırlatma, oyuncuların genellikle Barselona’da takıldığına dair duyumlar aldım. Kim bilir, belki de bir anda köşeden Berlin ya da El Professor çıkabilir.
Barselona’ya Giriş – BCN101
1,6 milyon nüfusu ile Katalonya’nın başkenti ve İspanya’nın 2. büyük şehri olan Barcelona, Avrupa’da en çok turist çeken şehirler içinde ilk beşte ve Art-Nouveau mimari tarzını dünyada en iyi yansıtan şehirler arasında. Ayrıca sanat, gastronomi açısından ve mimarı açıdan Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri. Barselona’yı Barselona yapan kişiler arasında Antoni Gaudí, Joan Miro ve Picasso ise en bilinenlerden.
Barselona İçi ve Dışı Ulaşım
THY ve Pegasus’un İstanbul’dan her gün direkt seferleri mevcut. Gidiş-dönüş 90-100 Euro’ya bilet bulabilirseniz hiç kaçırmayın. Onun dışında Aegean Airlines ile Atina aktarmalı 70 Euro’ya bile bilet bulabilirsiniz. Barselona’nın havalimanı Barselona El Prat, şehir merkezine 12 km uzaklıkta bulunuyor. Aslında havalimanından şehir merkezine pek çok ulaşım seçeneği mevcut ama öğrenci bütçemizle gideceğimiz için bize en uygun seçenek Renfe treni. Tek binişlik bilet 2,20 Euro, 10 binişlik T-10 kartı ise 10,20 Euro. Yaklaşık 25 dakika içerisinde Barselona Sants Tren İstasyonu’na ulaşabilirsiniz.
Barselona’yı sadece yürüyerek gezmeye çalışırsanız günde minimum 20 kilometre yürümeyi göze almalısınız. Bunun yerine şehrin her tarafını saran metroyu kullanın. Ancak her metroya binişinizde telefonunuza ve çantanıza sahip çıkmayı unutmayın. Gözümün önünde kapkaç yaşandığından beri biraz paranoyak olmuş olabilirim, siz olmayın diye şimdiden söylüyorum.
Barselona’da Konaklama İpuçları
Öğrenci bütçemizle bize en uygun konaklama seçeneği tabii ki hosteller. Barselona çok geniş bir alana yayılmış olduğu için pek çok semt var. Gràcia, Sants-Montjuïc, Eixample ve Ciutat Vella kalabileceğiniz semtler arasında. Yatakhane tarzı odalarda gecelik fiyat 15-20 Euro arasında değişiyor. Eğer daha az kişiyle kalmak ve en-suite (oda içi) banyoya sahip olmak istiyorsanız fiyatın biraz daha artabileceğini de hatırlatalım. Tavsiye edebileceğim hosteller arasında St Christopher’s Inn, Generator Hostel ve Yeah Hostel Barcelona var. Hostel seçerken metroya yakın olması büyük bir avantaj, buna da dikkat etmekte fayda var.
Gezmelik - Görmelik Yerler
La Rambla: Barselona’nın Kıbrıs Şehitleri Caddesi ya da İstiklal Caddesi olarak açıklayabilirim. İki yanı ağaçlarla çevrili olan caddede gezmek ve kalabalığa karışmak çok zevkli.
Plaça Reial: La Rambla’ya birkaç dakika mesafede olan bu küçük ve sevimli meydan, dinlenmek için ideal. Palmiye ağaçlarıyla süslü olan bu meydanda bakalım Gaudí’nin eseri olan lamba direğini bulabilecek misiniz?
Barri Gotic: Barselona’nın gotik mahallesi. Instagram’da o hep gördüğünüz küçük ve süslü köprü burada işte. ☺ Barselona Katedrali de burada ve katedralin hemen önünde Barselona’nın eski adı olan Barcino yazısı mevcut. Gotik mahallenin sokaklarında turistlerle birlikte kaybolun ancak geç saatlere pek kalmayın, gece pek tekin bir yer olmuyormuş.
La Sagrada Familia (Kutsal Aile Katedrali): Barselona’nın simgesi haline gelmiş, Antoni Gaudí imzasını sonuna kadar taşıyan ancak henüz tamamlanamamış bir başyapıt. Hüzünlü bir geçmişi de var. 1883 yılında Gaudí tarafından devralınan katedral, 1926 yılında Gaudí’nin katedrale uzaktan bakmaya çalışırken tramvay çarpması sonucu vefatıyla uzun bir süre yarım kalmış, ta ki 1954 yılına kadar, ancak bir yangın sırasında Gaudí’nin orijinal çizimleri yandığı için şu anda bile katedral sadece varsayımlara göre inşa ediliyor. 2026 yılında ise tamamlanması bekleniyor. Diğer bir ilginç nokta ise katedralin inşaatı için gereken fonun sadece bağışlarla devam ediyor olması. Katedrale girmeniz için gereken biletin en düşük sınıfı olan “basic” bilet, size sadece saat 15.00’den sonra erişim izni veriyor ve ücreti 17 Euro, öğrenci için ise 15 Euro. Size tavsiyem bu seferlik bu muhteşem katedrali dışarıdan görmeniz, bir sonraki Barselona seyahatinizde ise içeri girmeniz. Katedrale giriş için başka bir yöntem ise pazar günleri ayin sırasında girmek, ben denemedim ama tamamen yasal bir yöntem.
Diğer bir ipucu ise Instagram hesabını renklendirmek isteyenlere. Katedralin hemen yanında minik bir park ve göl var. Eğer gölü arkanıza alır ve kadraja katedralin kulelerini sığdırırsanız muhteşem bir fotoğraf olacağına emin olabilirsiniz.
Park Güell: Yine Gaudí’nin eseri olan çok geniş bir park. Başta bir yaşam kompleksi ve 60 evli bir site olarak tasarlanmış ancak sonradan gereken fonun bulunamamasıyla sadece 2 ev tamamlanabilmiş. Şehrin biraz dışında ve tepede kalıyor. Buraya ulaşımınızı otobüsle ve mahalleler arasındaki yürüyen merdivenlerle sağlayabilirsiniz. Parkın %93’lük kısmı ücretsiz ancak asıl Gaudí’nin yaratıcılığını göreceğiniz %7’lik kısım ücretli ve girişi 10 Euro. Tabii ki buraya girişin de tamamen yasal bir yolu var. ☺ Eğer parkın açılış saati olan sabah 08.00’den önce parka giriş yaparsanız ücretsiz bir şekilde içeride istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Böylece turist kalabalığından ve Barselona’nın yakıcı sıcağından kaçıp sabah güneşinin parktaki yansımalarını görebilirsiniz.
Parc de la Ciutadella: Tam şehrin merkezinde yer alan ve “Neden bizde böyle parklar yok?” diyebileceğiniz bir yeşil alan. Giriş ücretsiz ve çimlerde yapacağınız minik bir pikniğin değeri paha biçilemez. ☺ Parkı biraz daha gezerseniz Katalonya Parlamentosu’nu, Ciutadella Çeşmesi’ni ve Barselona Hayvanat Bahçesi’ni görebilirsiniz. Parkı tamamen turlayıp bitirdikten sonra ise Arc de Triomf’a (Zafer Takı) doğru yürüyüp Barselona merkezine çıkabilirsiniz.
Casa Mila ve Casa Batllò: Mimarisinden de anlayacağınız üzere bu iki yapı da Gaudí’nin eseri. İnşa edilirken ise birçok engele takılmışlar. O zamanlar Barselona’nın mimarisine tamamen ters olduğu için yapımı pek çok kez aksamış ancak tüm zorluklara rağmen tamamlanmış. Casa Batllò’yu biraz dikkatli incelerseniz size deniz temasını yansıtmaya çalışan Gaudí’yi anlayabilirsiniz. Binanın dış cephesi balık pullarını andırıyor, tasarımı deniz dalgaları şeklinde olan bu yapının balkon demirleri ise bu dalgaları daha da öne çıkarıyor. Giriş ücreti 25-30 Euro arasında değişiyor, dışarıdan görmek ise ücretsiz.
Sants-Montjuïc: Bir tepe üzerine inşa edilmiş olan pek çok yapıyı bir arada görmenizi sağlayan bir yer ancak gezmek için minimum yarım gününüzü buraya ayırmanız gerekiyor. Yukarı çıkmak için otobüsü kullanabilirsiniz. Tepedeki Montjuïc Kalesi’ne çıkıp Barselona’yı bir de yukarıdan görmelisiniz. Giriş ücreti öğrenci için 3 Euro. Ardından aşağıya doğru inerek olimpiyat stadyumunu görüp botanik bahçesine uğrayabilirsiniz. Arada “Mirador” yazan tabelaları görürseniz mutlaka takip edin çünkü bu yönlendirmeler sizi manzara noktalarına yönlendiriyor. Plaça d’Espanya meydanına doğru inerken ise Katalonya Ulusal Sanat Müzesi’ni göreceksiniz. Pek çok kişinin es geçtiği, tepenin denize yakın olan kısmında ise dünyanın çeşitli bölgelerinden getirtilmiş yüzlerce kaktüsten oluşan Mossèn Costa i Llobera Bahçesi var. Instagram hesabınız için harika bir fotoğraf çekme noktası.
Ayrıca akşam Font Màgica de Montjuïc (Montjuïc’in Sihirli Çeşmesi) için zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Büyüleyici bir ışık ve su şovuna hazır olun. Gitmeden günlerini ve saatlerini internetten kontrol etmeyi unutmayın. En güzel yanı ise ücretsiz olması.
Mercat de la Boqueria: Barselona’nın en çok bilinen semt pazarı. Çok geniş bir alana yayılan pazarda balıktan taze meyvelere kadar her şeyi bulabilirsiniz. Meyve suları ve meyve kaseleri 1-2 Euro arasında değişiyor. Ülkemizde halen çok pahalı olan ejderha meyvesi ve mango gibi egzotik meyveleri burada çok uygun fiyatlara tadabilirsiniz.
Barceloneta Sahili: Plajla birleşmiş olan bu şehirde iş çıkışı denize girmek Barselonalılar için olağan bir durum. Siz de yorucu Barselona gezinizin sonunda kendinizi Akdeniz’in sakin sularına bırakabilirsiniz. Dondurmanızı yerken ya da smoothie’nizi yudumlarken sahilde gezinmek ve plaj voleybolu oynayanları izlemek ise huzur verici.
El Born ve Gracia: Hipster’ların ve öğrencilerin mesken tuttuğu, köşe başlarından sevimli kafelerin ve ilginç butiklerin çıktığı bu iki mahallede gezerken mimariye hayran kalmamanız imkânsız. Kendinize Katalan veya İspanyol havası taşıyan parçalar almak içinse harika bir seçenek.
Müze Müze Gezmek İsteyenlere
Barselona müzeler açısından çok zengin bir şehir. Yağmurlu bir güne denk gelirseniz müzeler zaman geçirmek için iyi bir seçenek. Picasso Müzesi, Picasso’nun ilk dönem eserlerinin sergilendiği bir müze ancak Picasso’nun en ünlü tablolarından olan Guernica ve Avignonlu Kızlar maalesef burada değil. Picasso’nun hayatı boyunca verdiği eserleri anlayınca ve aradaki geçişleri fark edince sürrealist bir tarzla nasıl tanıştığını idrak ediyorsunuz. Giriş öğrenci için 7,5 Euro ancak benim tavsiyem 12,5 Euro’ya audio guide (sesli rehber) ile birlikte online bilet almanız. Katalonya Ulusal Sanat Müzesi ise Montjuïc Tepesi’ne çıkarken tam karşınızda olacak olan ihtişamlı bir yapı. Önündeki çeşme ve havuzlar ise yapıya ayrı bir hava katmış. İçeride Katalonyalı sanatçılara ait pek çok sanat eseri mevcut. Giriş öğrenci için 8,5 Euro. MACBA (Barselona Modern Sanat Müzesi) ise sizi Barselona’nın gotik mimarisinden çıkarıp modern sanatla tanıştırabilir. Poble Espanyol (İspanyol Köyü) ise çok ilginç bir açık hava müzesi. İspanya’nın farklı bölgelerindeki köylerin mini bir kolajı şeklinde düzenlenen bu müzede çok keyifli zaman geçirip aktivitelere katılabilirsiniz. Giriş ücreti 10 Euro.
Ne Yesek Ne İçsek?
Barselona tam bir deniz şehri ve bu Katalan mutfağına tabii ki yansımış. Karidesli, ahtapotlu tatları ve Atlantik Okyanusu balıklarından morina balığını uygun fiyatlara deneyebilirsiniz. Bir de İspanya’ya özgü olan “tapas” konusu var. Tapas hem bir atıştırmalık hem de bir ana yemek. Atıştırmalık olarak düşündüğümüzde bizdeki mezelere benzetebiliriz. Genellikle patates, yumurta, peynir ve deniz ürünlerinden yapılan bu atıştırmalıkları her köşede bulabileceğiniz tapasçılarda 2-3 Euro karşılığında tadabilirsiniz. Hazır İspanya’ya kadar gelmişken dünya mutfaklarına da açılmalısınız. Bir Meksika yemeği olan taco ve quesadilla, hem uygun fiyatlı hem de çok çeşitli. Avokadolu quesadilla ve kaktüslü taco tavsiye edebileceklerim arasında. Eğer nokta atışı yapmak istiyorsanız size 100 Montaditos, Taco Alto ve Tapa Tapa’yı önerebilirim.
İspanya’ya özel olan içeceklerde ise sangria başı çekiyor. Kırmızı veya beyaz şarap içine irice kesilen meyveler ve buzla büyük bir sürahide servis edilen bu içecek oldukça serinletici. Katalonya’ya özel olan başka bir içecek ise cava. Şampanya-şarap karışımı olan bu içeceği eve hediye olarak götürebilirsiniz.
Kahvaltı ve brunch için Citizen Café, Milk ve Brunch&Cake’i deneyebilirsiniz. Leziz sunumlu, avokadolu ve egzotik meyveli brunch tabakları için 10 Euro’yu gözden çıkarmanız gerekiyor ancak bu görsel şölene değiyor.
“Hani bizim 3. dalga kahveciler?” diyenlere ise önerebileceğim yerler Black Remedy ve Federal Café. Kahvenizin yanında limonlu kurabiyeleri de deneyebilirsiniz.
Birtakım İpuçları
Hediyelik eşya alacaksanız merkezi yerlerden almamaya gayret edin, fiyatlar ederlerinden hayli fazla. Şehrin biraz daha dışına açılırsanız daha uygun fiyata daha güzel şeyler bulabilirsiniz.
Katalonya şu anda tek taraflı olarak İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmiş durumda. Çoğu balkonda Katalonya bayrağı ve sarı bir kurdele işareti görebilirsiniz. Bu işaret bağımsızlık yanlısı olup hapse ya da sürgüne gönderilmiş siyasetçilere destek anlamına geliyor.
Eğer ilginç hediyelikler arıyorsanız Flying Tiger Copenhagen ve ALE-HOP’a uğrayabilirsiniz.
Barselona’da ve genel olarak İspanya’da lavabolarda sabun bulunmuyor. Yanınıza ufak bir sabun alabilirsiniz.
Futbol sevdalılarının gitmesi gereken yer ise şehrin biraz dışında kalan FC Barcelona’nın stadyumu ve idman kompleksi olan Camp Nou. Komplekse ve içerideki dükkanlara giriş ücretsiz ancak müzeye ve stadyuma girmek isterseniz 25-30 Euro’yu gözden çıkarmanız gerekiyor.
Katalonya’nın iki resmi dili var: Katalanca ve İspanyolca. Göreceğiniz ve duyacağınız tüm işaretler ve uyarılar çift dilli. Çoğu turistik yerde ise İngilizce konuşarak anlaşabilirsiniz.
İspanya’nın ucuz marketleri arasında Lidl ve Dia önde geliyor. Şehir içinde çoğu mahallede bulunan Dia’da çok uyguna gıda ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz.
İspanyol giyim markaları arasında en çok bilinen Desigual, Stradivarius, Mango, Oysho, Pull&Bear ve Zara ülkemize göre biraz daha uygun fiyatlı ve çok çeşitli. Haydi alışverişe! ☺
Alışveriş merkezleri burada da çok popüler. Sıcaktan bunaldıysanız serinlemek için ücretsiz bir yöntem. Maremagnum, El Corte Inglés ve Arenas de Barcelona en çok ziyaret edilenler arasında. Arenas de Barcelona’nın terasından Montjuïc Tepesi ve Plaça d’Espanya manzarasına hayran kalmak ise ücretsiz.
Böylece Barselona’nın da öğrenci usulü gezilebileceğini kanıtlamış olduk. Belki de önümüzdeki yaz için tatil rotanızı İspanya’ya çevirirsiniz. Bir sonraki geziye kadar hoşça kalın.
Adiós ve Bella Ciao!
Atalay BALSAK
atalaybalsak@icloud.com
Comments