Bavyera Almancada Bayern demektir ve Almanya’nın güneydoğusunda bir eyalettir. Başkenti Müniht’tir. V. yüzyıllarda Rom. etkisinde iken Germen saldırıları sonucunda Roma etkisi silindi. 817’de İmparatorlukların bölünmesiyle Bavyera aile kentlerine ve manastır mülklerine bölündü.

15.yüzyıllarda IV. Albrecht Bavyera’yı yeniden birleştirerek Münih’i başkent yaptı. 1871 Alman Anayasası ile Alman İmparatorluğu yönetimi altına girdi. Zamanında çok fazla yıkıldığı için yeniden yapılandırıldı. Bu yüzden Rönesanstan ziyade daha çok gothic tarzı yapılar karşımız çıkmakta. Eski başkent olmasıyla da Münih hem çok fazla kültür içeren hem de turistik olarak özellikle Aralık zamanı Christmas’dan 2 hafta önce kurulan October Fest ile karşımıza çıkıyor. Sokaklar boyunca masalar kurulup yılın sadece o zamanları yenen özel yemekleri satan büfeler ve ellerinde kocaman bira bardaklarıyla sabaha kadar sohbet eden insanlar… Aynı zamanda bu insanların çoğu katolik ve bu da kiliselerine yansımış. Bunlardan en görkemlisi kesinlikle St. Peter’s Kilisesi.


Toplam 15 katlı olan bu kilisenin en üst
katına çıkıp Münih’i ayaklarınızın altındaymış
gibi hissedebilirsiniz.

Bir başka görkemli yer ise hala kullanılan
ve içinde insanların çalıştığı belediye binası
‘Marienplatz’. Her saat başı o an saat kaçsa o kadar Çan çalan bu yapının bir özelliği ise uzun kolonunun ortasındaki yeşil yerde 2 bölmeli oyun var. Bunlardan biri savaşı temsil eden atlılar diğeri ise eski bayerni temsil eden askerler. Bu oyun fındıkkırandan esinlenerek yapılmış ve öğlen saat 12'yi gösterdikten sonra çalan çanın ardından aynı kurmalı fındıklıdan gibi kendi aralarında dönüp dans etmeye ve şarkı söylemeye başlıyorlar.


Ve tabi ki bu şehirde müzeler de çok fazla. Bunlardan biri ve en büyüğü ‘Residenz München‘ ve kendisi tiyatronun da bulunduğu Odenspaltz meydanına çok yakın. Eskiden kralların yaşadığı saray olan bu yer içinde hazine odası, şapel, tiyatro, mobilya, porselen, sanat eserleri ve aile üyelerinin resimlerinin sergilendiği bir müze.



Sadece sokaklarını yürüyerek gezmesini bile 3 günde bitiremeyeceğiniz Münih’in daha pek çok görülmesi gereken yeri, sarayı, kilisesi ve meydanı var. Şehir gerçekten çok düzenli ve kurallı. Almanlar ise bu düzenin kurallar ile sürmesi gerektiğine inanıyorlar ve bağlılar. Diğer yandan pahalı bir şehir olması ve eğer Almanca bilmiyorsanız ulaşım konusunda kafanızın çok karışacağını söylemeliyim. Evet metro var ve her yere gidiyor ama vagonları hattan ayrılıp başka yerlere de gidebiliyor. Ama İngilizce ile de anlaşabilirsiniz çünkü Almanların çoğunluğu İngilizce biliyor. Ve dikkat
edilmesi gereken diğer şey ise her yerin 20.00 gibi kapanıyor olması aynı zamanda pazar günü hiçbir yer açık değil. Bunun sebebi ise sabahtan başlayan ve yorucu geçen işten sonra insanların kendilerine ve ailelerine zaman ayırması gerektiği düşünülüyor. Almanya, insanına çok değer veriyor.
Yazar: Sena Köse
Comments