Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), yaşanılan travmanın sosyal, bilişsel ve fizyolojik açıdan etkisinin olaydan sonra çok uzun bir süre devam etmesi halidir.
Travmatik olayların her insanda yarattığı stres cevabı farklı olsa da Türkiye Psikiyatri Derneğinin tanımına göre kişinin korku, dehşet ve çaresizlik içinde kaldığı, kişinin kendisinin ya da yakınının ölüm veya yaralanma tehlikesinin olduğu olayların insanda yarattığı etkiye ruhsal travma denir. Savaşlar, patlamalar, afetler (deprem, sel, yangın), saldırı, tecavüz, işkence, kazalar, aile içi şiddet, istismar bunlardan bazılarıdır. Bireylerde travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesine yol açan en yaygın olaylar arasında cinsel şiddet, çocuklukta fiziksel istismar, fiziksel saldırıya maruz kalma, kazalar, savaşa maruz kalma ve silah tehdidi olduğu tıp uzmanları tarafından gözlemlenmiştir.
Ani, olağandışı, kontrol dışı olaylar her insanda belli bir dönem izlerini gösterir. Bu belirtiler fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal olabilir. Travmadan sonra belli bir süre kalp atışları ve nefes alıp vermede hızlanma veya nefesin kesilmesi, terleme, vücudun değişik yerlerinde ağrı, mide bulantısı görülebilir. Dalgınlık, mekan veya zamana oryantasyonda güçlük, hafıza problemleri ve kafa karışıklığı yaşanabilir. Güvensizlik, tedirginlik, artan çatışma eğilimi, içe kapanma, yalnız kalma, kendini reddedilmiş ya da terk edilmiş sanma, uzaklaşma, önyargılı olma ve kontrol etme ihtiyacında artış da insanların travma sonrası verebileceği tepkilerdendir. Bu durumlar birçok insanda kısa sürelidir ancak bazı insanlarda aylarca hatta yıllarca devam eder. Bu farklılık insan kaynaklı olabilir, travmaya ve kişinin sosyal çevresine bağlı olarak gerçekleşebilir.
İnsan kaynaklı sebepler
# Başka travmalara maruz kalmış olmak, kronikleşmiş yoksulluk, evsizlik, işsizlik durumlarında yaşamak, önemli ve zorlayıcı yaşam deneyimleri risk faktörü olabilmektedir. Bunun nedeni, halihazırda yaşanan travmatik durumun geçmişte yaşanmış olan olayların anılarını ve daha sonra neden oldukları tepkileri yeniden alevlendirmeleridir.
# Kişinin ikinci bir fizyolojik veya psikolojik rahatsızlığının olması
# Kişinin ailesinde daha önce travma yaşanmış olması ya da travmaya bağlı gelişen bir hastalığının olması da TSSB’ye yatkınlık doğurabilir.
# Travmanın türü ne olursa olsun kadınlarda TSSB erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülür.
Travma
# Travmanın; şiddeti, uyaranının sıklığı ve süresi, beden bütünlüğünü bozmaya yönelik tehdidi ne kadar fazlaysa TSSB o kadar ağır seyretme ihtimali taşır.
Sonrasında sosyal destek
# Zamanında bu durumla ilgili yardım ve destek almak, normal stres tepkilerinin ağırlaşarak kötüleşmesini ve travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmesini engelleyebilir. Burada ihtiyaç duyulan yardım ile destek bireyi dinleyecek ve kendisine rahatlık sağlayacak aile üyelerine ve arkadaşlara yönelmek, kısa süreli bir terapi için psikolog veya psikiyatra başvurmak anlamına gelebilir.
# Bazı bireyler ise kendi inançlarına sahip topluluklara sığınmayı faydalı bulabilir. Bütün bu yöntemler sayesinde başkalarından elde edilecek destek, bireyin alkol veya uyuşturucu kullanımı gibi sağlıksız başa çıkma yöntemlerine yönelmesini engelleyebilir.
Travma sonrası stres bozukluğu diğer ruhsal hastalıklarla da seyredebilir. Depresyon bunların arasında en yaygın olanıdır. İsteksizlik, halsizlik, moral bozukluğu, uyku ve iştah bozukluğu ve hayattan zevk alamama belirtileri ortaya çıkar. Travma sonrası stres bozukluğunun uzun sürmesi durumunda vücudun sürekli yoğun stres ve tedirginlik içinde olması kalp-dolaşım sistemi hastalıkları gibi bedensel hastalıkları da ortaya çıkartır. Hastalar olayların getirdiği yoğun durumlarla başa çıkamadıkları için bağımlılık yapıcı maddelere (alkol, uyuşturucu) yönelebilirler. Bu durumlar kişinin hayat kalitesini, işini, sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler.
Travma sonrası stres bozukluğunda:
*Uykusuzluk
*Kabuslar
*Olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması
*Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme
*Kolay irkilme
*Çabuk sinirlenme
*Gelecekle ilgili plan yapamama
*Yabancılaşma (başkaları beni ve yaşadıklarımı anlamıyor hissi) belirtileri görülür.
En tipik bulguları ise yeniden yaşama (hatırlama), kaçınma ve aşırı uyarılma halidir.
Yeniden yaşama: Kişi travmatik deneyimden sonra olayla ilgili anıları hatırlar, olayı tekrar yaşıyormuşçasına bir his içinde olurlar. Olayla ilgili kesitler hasta düşünmek istemediğinde veya aklına getirecek bir durum olmadığı halde bile kişinin zihnine gelebilir. Akabinde çarpıntı, terleme, titreme gibi belirtiler ortaya çıkar.
Kaçınma: Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur. Bir savunma mekanizması olarak kişi, değişik yollarla zihninden işlenmesi gereken bilgileri uzaklaştırır. Bu durumda, hala işlenmesi gereken malzeme gündemde olur ama bilgi işleme süreci her seferinde yarım kaldığından kişi kendisini aşağıdaki şekilde de görülen bir kısır döngünün içinde bulur.
Aşırı uyarılma: Travmatik durumdan uzun bir zaman geçtikten sonra bile hastalar artık ilk baştaki travmatik durumda bulunmadıkları halde kendilerini travmatik yaşantıların geri gelme ihtimalinin tehdidi altında hissederler. Çevrelerinde sürekli olarak tehlike belirtisi olup olmadığını araştırırlar. Ani ses ve hareketlerde irkilme veya yerinden sıçrama ,uzunca sürebilen bunaltı belirtileri (çarpıntı, terleme, titreme, nefes daralması) görülebilir.
Travma sonrası stres bozukluğu ilaç ve psikoterapi yoluyla tedavi edilir. TSSBtedavisi, bireyin hayatı üzerinde bir kontrol duygusu kazanmasına yardımcı olmayı hedefler. TSSB özellikle depresyonla seyrettiğinde antideprasanlar kullanılır.
Psikolojik tedaviler arasında etkili olduğu gösterilen tedavi türü bilişsel-davranışçı tedavi adı verilen yöntemdir. Bu tedavide kişinin belirtilerinin sürmesine neden olan hatalı düşüncelerinin sağlıklı düşüncelerle değiştirilmesi amaçlanır. EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) de kullanılan bir psikoterapi yaklaşımıdır.
İyileşme önündeki en temel engeller olan yardım aramaya çekinme, umutsuzluk, olayı hatırlamaktan kaçınma, insanlara güvenini kaybetme aynı zamanda hastalığın da temel belirtileridir.
Travma sonrası stres bozukluğu çoğu defa hastaların sosyal çevresini de etkiler. Hasta yakınları konu hakkında bilgi sahibi olarak hastaların davranışlarını daha doğru değerlendirebilir hem kendilerine hem de onlara yardımcı olabilirler.
ELİF KAYA
コメント